Önce Hadis Vardı

Aşağıda, 2009-2010 öğretim yılını tamamladıktan bir ay sonra, fakülteden yeni mezun ettiğimiz bir kız öğrencimin, kadınların namaz kılış şekli konusunda karşılaştığı farklı bir uygulamayla ilgili sorusunu okuyacaksınız. Özel isimleri kaldırarak tamamını kopyaladığım karşılıklı mesajlarda, I. ve II. sınıfın 2. yarıyılında (ve o yıla mahsus olarak IV. sınıfta) okuttuğum Hadis Usulü/Tarihi’nde anlatılan teorik bilgilerin, pratiğe yansıyan tarafı görülecektir. Fıkıh yapabilmek için neden "hadise" ihtiyaç duyulduğunu, müctehidlerin "dirayet" için nasıl "rivayet"ten yola çıktıklarını, dînî pratiklerimizi belirleyen hükümlerin "arka planını" gösteren bir yazışma.

----- 0 -----

Date: 01.07.2010, To: dayhan@excite.com, Subject: Soru

Hocam selamün aleyküm. (...) ben. İnşallah iyisinizdir? ...

Bu arada rahatsız ediyorum ama size sormayı uygun gördüğüm bi mesele var bana yardımcı olursanız çok sevinirim. Ben ...'nin çocuklar için düzenlediği yaz etkinliğinde belletmen ve Siyer dersleri hocalığı görevini üstlendim. Küçük kardeşlerimize namaz kılınışını da gösterecekken burada Akaid ve İlmihal dersi veren abla ile istişare ettik ve uzlaşamadık. O namazda kadınların da tıpkı Hz. Peygamber gibi yani esasen erkekler gibi namaz kılmaları gerektiğini söylüyor. Rükuda ve secdede benim bildiğim ve ilmihalde de yazdığı gibi fark olmadığını iddia ediyor. Ve hadis kaynaklı konuştuğunu söylüyor. Diyanet İlmihali’ni kaynak göstermekle beraber fazla zıtlaşmak istemedim, konuya vakıf değilim diye düşünerek. Ama aklıma onun söylediklerinin de yattığını söyleyemem. Hadislerde bu mesele nasıldır? Ne okuyalım, nereye başvuralım, siz bu konuda bana ne söyleyebilirsiniz? Haklı olabilir mi? Ben doğrusunu biliyorsam nasıl ispatlayabilirim?
Saygılarımı sunuyorum, Allah’a emanet..

---------------------

Date: 01.07.2010, Subject: Re: Soru

... aleykumselam,

Sordugun soru ile ilgili olarak sunlari soyleyebilirim;

Kadinlarin ve erkeklerin namaz kilma sekilleri (rivayetlerle tespit edilmemis olsaydi bile) nesilden nesile gorerek ve aynen aktarilarak gunumuze kadar gelen, dolayisiyla bir nevi tevatur derecesine ulastigini kabul etmemiz gereken hususlardir.
Namazin nasil kilinacagina dair merfu hadislerin hemen tamami erkeklerin namazi ile ilgilidir. Ancak tabiun donemine yetismis imamlardan itibaren kadinlarin namaz kilarken erkeklerden ayrildiklari konular ayrica belirtilmis, imamlarin ictihadlari ogrencilerinin kitaplariyla sonrakilere aktarilmistir. Bu durum en azindan sunu gosterir; Hz. Peygamber'in, sahabenin hanimlari, kizlari vasitasiyla kadinlarin namaz kilis sekli, tabiun neslinden ilk donem muctehidlerine intikal etmistir. Bunun icin ayrica hadis aramaya ihtiyac yoktur.

Namazla ilgili konularda kadinlar ile erkekler tamamen ayni degillerdir. Mesela sahih hadislerle sabit olduguna gore, Hz. Peygamber (s.a.v.); "Allah buluga ermis bir kadinin namazini, basini ortmedikce kabul etmeyecektir". Ama namazda bas ortmek, erkekler icin gerekli degildir. Erkek imam olur, ezan okur, kamet getirir; kadin bunlari yapamaz. Erkek koku surunerek camiye gelebilir, kadin gelemez. Mesela Ebu Davud'un Sunen'inde 939 no'da, Hz. Peygamber'in su hadisi kayitlidir: "Tesbih (sübhânallah demek) erkekler için ve el çırpmak da kadınlar içindir". Yani imam yanildiginda veya bir olay oldugunda, imami uyarmak icin erkekler seslerini yukseltirken, kadinlar el cirparlar, ses cikaramazlar.... Velhasil arada birtakim farklar vardir.

Ben Vehbe Zuhayli'nin 10 ciltlik "islam fikhi ansiklopedisi"nden kadinlarla erkeklerin ayrildiklari yerleri taradim. Fakihlerin ictihadlari karsima cikti. Gerekcesi de hep ayni idi: "kadinlar icin boylesi tesetture daha uygundur". Demekki ilk donemden bu yana kadinlar sirf tesetture daha uygun oldugu icin, 10 kadar yerde erkeklerden ayriliyorlardi. Bu konuda ihtilaf yoktu. Hatta sahsi kanaatimce, kadinlarin namazda tekbir getirme, el baglama, egilip kalkma, oturma bicimleri onlar icin daha zarif ve estetiktir. Boylesi daha uygundur. Fikih kitaplarinda "onlar da aynen erkekler gibi namaz kilarlar" denildigine rastlamadim. Bu da farkliligin, fukahanin goruslerinden ziyade, sahabeden beri suregelen bir "uygulama"ya dayandigini gostermektedir.

Vehbe Zuhayli'nin 10 ciltlik İslam Fikhi Ansiklopedisi fakulte kutuphanesinde mevcut. Oradan su sayfalari acip bakarsin, hatta fotokopilerini alabilirsin. Her sayfanin altinda muteber Arapca fikih kaynaklarindan dipnotlar verilmistir:

1/517: Kişi rükûda başını ne yükseltir, ne de alçaltır. Erkekler dirseklerini böğürlerinden ayırır, kadınlar ise bu uzuvlarını birbirine bitiştirirler.

2/12: Elleri iftitah tekbiri için kaldırmak: ... Hanefîlere göre, kişi baş parmaklarını kulak hizasına kadar kaldırır, kadın­lar ise sadece omuz hizasına kadar kaldırırlar. Çünkü bu durum kadınların daha çok örtülü olmalarına sebeptir.
2/28: Rükû’daki sünnetler: ... rükû esnasında sırtı düzgün tutmak, er­keklerin parmaklarının arasını ayırmaları (kadınlar ise ayırmazlar), baldırları dik tutmak, başı kuyruk sokumu ile aynı seviyede tutmak, başı sırt hizasından yukarı kaldırmamak, erkeklerin pazularını böğürlerine bi­tiştirmemeleri.

2/32: Erkeklerin karınlarını uyluklarından, dirseklerini böğürlerinden, secdede kollarını zahmet vermeyecek şekilde yerden ayırmaları, iki diz ile iki ayak arasını ayırmaları lâzımdır. Kadınlar ise karınlarını uyluklarına bütün durumlarda bitiştirirler. Çünkü böyle yapmaları daha çok örtülü (tesettürlü) olmalarına sebeptir.

2/49: Erkeklerin iki avucunu iftitah tekbiri alırken kollarının yenlerinden çıkarmaları. Bu durum tevazuya daha yakındır. Ancak soğuk gibi zaruret durumları müstes­nadır. Kadınlar ise kollarının açılması korkusu ile ellerini elbisenin altından kaldı­rırlar.

2/66: Namazda Kadınların Erkeklerden Ayrıldıkları Durumlar: Şâfıîler, namazda kadınların erkeklerden ayrıldıkları dört şey zikretmişlerdir. Bu hususları daha önce geçmiş bulunan meselelerden düşünerek çıkarmak müm­kündür. Bu ayrılıklar şu hususlardır:

a) Erkekler dirseklerini böğürlerinden ayırır, rükû ve secdede karınlarını uyluklarından yükseltir. Kadınlar ise dirseklerini böğürlerine, dizleri ile ayaklarını rükû ve secdede birbirine bitiştirir, karınlarını uyluklarına yapıştırırlar. Çünkü bu durum kadınların örtünmelerine daha çok yardımcıdır.

b) Erkekler açıktan okunacak yerlerde açıktan okurlar, gizli okunacak yerlerde gizli okurlar. Nitekim bu husus daha önce açıklanmıştır. Kadınlar ise eğer yabancı erkekler yanında namaz kılıyorlarsa, yanında bulunan kimselerin işitemiyeceği şe­kilde seslerini alçaltırlar. Bunun sebebi fitneyi defetmektir. Fakat en sahih görüşe göre, kadınlann sesleri avret değildir. Böyle olsa da seslerini namazda fitneyi önle­mek için azaltmalıdırlar.

2/83: Hanefilere göre, secdede yüz iki avuç arasına konulur, karın uyluklardan uzaklaştırılır, pazılar da böğürlerden açıkta tu­tulur. Kadınlar ise bunu yapmazlar. Çünkü onların bunu yapmamaları daha iyi ör­tünmelerine sebeptir.

Bunlarin disinda bir de Ebu Davud'un Sunen'inin serhine baktim. Dikkatimi ceken bazi hadisleri, hadis no'su ve serhinde yazilanlarla birlikte asagiya aliyorum:
Ebû Dâvud, Sünen:
Hadis no. 722: İmam el-Hasen her ne kadar kadınların eli avret olmadığı için onların da tekbir esnasında ellerini kulaklarına kadar kaldıracaklarına dair imam Ebu Hanife'den bir rivayette bulunmuşsa da sahih olan şudur ki, kadınlar ellerini omuz hizalarına kadar kaldırırlar, bu onların tesettüre riâyetleri bakımından daha uygundur.
Hadis no. 783: Hanefilere göre kadınlar ayaklarını sağ taraftan çıkararak otururlar. 
Hadis no. 845: Hanefîlere göre namazda sünnet üzere oturuş, erkeklerin sol ayaklarını yere döşeyerek üzerine oturmaları, sağ ayaklarını da dikerek parmaklarını kıbleye çevirmeleridir. Kadınlar ise, sol kalçası üzerine oturarak ayaklarını sağ taraftan çıkaracaklardır.
899. ...İbn Abbâs'tan; demiştir ki: "(Bir defa yanlarıyla) kolları arasını açmış bir halde (secdede bulunurken) arka tarafından Peygamber (s.a.)'in yanına geldim de koltuklarının beyazlığını gördüm".
... Şöyle ki; Peygamber (s.a.) kollarını yanlarına yapıştırmış olsaydı, Hz. İbn Abbâs'ın koltuk altlarının beyazlığını görmesi mümkün olmazdı. Ancak bilindiği gibi bu durum erkekler içindir. Kadınlar ise, kollarını açmazlar. Bilakis toplanarak secde ederler. Çünkü onlar hakkında matlûb olan tesettürdür.
902. ...Ebû Hureyre (r.a.)'den; demiştir ki: Peygamber (s.a.)'in ashabı açıldıkları (kollarını yanlardan; karınlarını uyluklarından ayırdıkları) zaman, secdenin kendilerine zor geldiğinden yakındılar. (Hz. Peygamber) "dizler(iniz)den yararlanın" buyurdu.
Açıklama
Secde anında kolları yanlardan ayırarak kanat gibi germek ve karnı uyluklardan ayrı tutmak, bilhassa secde uzatıldığı zaman insana zorluk vermeye başlar. Beş vakit namazın dışında gecelerin uzunca bir kısmını da namazla geçiren sahâbe-î kiram kollar açılarak secde etmenin kendilerine zor geldiğinden şikâyet etmeye başladılar. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.) Efendimiz onlara dizlerden yararlanmalarını tavsiye etti. Dizlerden yararlanmak Hattâbî'ye göre, secdeye inerken ve kalkarken ve secde halinde dirsekleri dizlerin üzerine koymak demektir. Secde halinde iken dirsekleri dizlerin üzerine koyunca karın da uylukların üzerine gelir. Bu da secde uzadığı zaman dirsekleri yere, karnı da uylukların üzerine koymanın caiz olduğunu gösterir...
Bu durumda secdede iken kolları germek ve karınla kasık arasını açık bulundurmak farz değil, müstehaptır. Bunu terk eden kimsenin namazı sahihtir. Ancak müstehabı terk ettiği için kerâhet-i tenzihiyye ile mekruhtur. Fakat kadın bu hususta erkeklerden farklıdır. Çünkü kadın namazda devamlı toplu durur ve büzülür. Yani secdede ayağının parmaklarını dikmez, pazularını germez, kollarını yere döşer, karnını uyluklarına bitiştirir. Çünkü böyle yapmak tesettüre daha uygundur. Kadınlar için matlûb olan da tesettürdür. Hanefî fakîhi ve muhaddis Zeylaî (r.a.) bu mevzuda şöyle demiştir: "Kadın namazda on yerde erkeklerden ayrılır:
1. Tekbirde iki elini omuzları hizasına kadar kaldırır.
2. Sağ elini sol eli üzerine, göğüsleri altına koyup el bağlar.
3. Secdede karnını iki uyluğundan ayırmayarak yapıştırır.
4. Celsede ellerini iki uyluğu üzerine parmak uçları dizlerine varacak şekilde koyar.
5. Koltuğunu secdede açmaz.
6. Teşehhüdde teverrük yapar, yani sol yanı üstüne oturup iki ayağını sağ tarafından çıkarır.
7. Rükû’da parmaklarını açmaz.
8. Erkeklere imam olamaz.
9. Cemaat olmaları mekruhtur.
10. Cemaat olurlarsa, imam onların ortasına durur." (Sünen-i Ebû Dâvud Terceme ve Şerhi, 3/417-418).
Selamlar. Ahmet Tahir Dayhan

-----------------------
Date: 02.07.2010, Subject: RE: Soru
Hocam bu mesele üzerinde Hz. Peygamberden gelen bi rivayet yokken tabiunun bi şeyler söylemesi kabul gören bi tavır değil. Ben kendi adıma çocukların önünde namaz kılmaktan imtina eder oldum, şayet yanılgıdaysam vebal altında kalmak istemiyorum. Buhari'de Müslim'de bu konuda ayrıştırıcı bir ibareye rastlanmamış. Yani özetle Peygamberin ifade etmediği bir nüansı tabiunun belirtmesi ikna edici bulunmuyor. Bu durumda delilli konuşmak için ne yapabiliriz? Kaldı ki tabiunun bunu böyle ifade ettiğine de kaynak olabilecek ne var ki? İlginiz için teşekkür ederim Hocam. İnşallah kalbimizi mutmain eder, namazımızı sahih kılarız. Allah'a emanet...
------------------------
Date: 03.07.2010, Subject: Tafsilat

S.a.

..., oncelikle "Tabiunun bi şeyler söylemesi kabul gören bi tavır değil" cumlesi uzerinde yeniden dusunmeni oneriyorum. Tabiun'un kelime anlamini bir daha dusunelim. Kime tabi olanlar? Hangi konuda tabi olanlar?...

Sunu da dusunelim. Neden "mevkuf hadis", "maktu hadis" demis Usulculer? Dinin ana meseleleri ile ilgili sahabe ve tabiundan nakledilenlere de "hadis" demek niye? Dinimizi kimlerden, kimlerin vasitasiyla aldik?...

Son olarak da su soruyu soralim kendi kendimize; "Namazin nasil kilinacagini Hz. Peygamber'e 50 sene yakinlikta olanlar mi daha iyi bilir, 1450 sene uzaklikta olanlar mi?...

Madem ki "cocukların önünde namaz kılmaktan imtina eder" oldunuz, gelelim isin ana kaynaklardaki durumuna. Paniklemeye gerek yok :)

imam Buhari'nin Sahih'inde soyle bir bab basligi var: "Tesehhud'de oturma Sunneti: Ummu'd-Derda namazda erkeklerin oturdugu gibi otururdu, kendisi fakihti".

Demek ki tasnif devri hadis kaynaklarinda epeyce bir malzeme var. Var ama, esas mesele hangisinin tercih edilecegi. Tercih noktasinda ihtilaf meydana geliyor. Muctehidler ellerindeki mevcut rivayetler icinden kendi kriterlerine gore en saglam veya gunun sartlarina en uygun olanini alip goruslerini bildiriyorlar. Bugun "Mizrakli ilmihal" denilen kitapta bile bir gorus gorsen, bil ki onun 14 yuzyil oncesine kadar giden bir ana kaynagi illaki vardir.

Biz Hanefiler, rukudan kalkinca ellerimizi tekrar kulaklarimiza goturmeyiz degil mi mesela? Ama sahabeden Ebu'd-Derda (r.a.)'nin hanimi olan Ummu'd-Derda (r.anha)'nin, yeniden ellerini kaldirdigi da kayitli kaynaklarda. ictihad etme kabiliyetini haiz olmayanlar, muctehidleri taklid ederler. Cunku her muctehidin kendine gore bilgi kaynaklari ve guvendigi rivayetler vardir. Ummetin ihtilafi rahmettir. Onlara tabi olan siradan kimselerin ihtilafi ise (cogunlukla) rahmet degildir, toplumda kargasaya yol acar.

Ben kaynaklarin hepsinin ozetini iceren gunumuzdeki en kiymetli kitaplardan Vehbe ez-Zuhayli'nin eserinden sayfalar vermistim. Orada ana kaynaklarin cilt ve sahife no'lari da vardi. Ama anladigim kadariyla gidip bakma imkanin olmamis.

Hadis dersinde adlarindan sikca sozettigimiz Abdurrezzak'in Musannef'inde ve Buhari ve Muslim'in hocalari olan ibn Ebi Seybe'nin Musannef'inde yeterli miktarda rivayet var. Ben sana isin ozetini anlatayim. Daha fazla bilgi icin Hadisciler forumuna gitmen gerekecek:

ibn Ebi Seybe'nin Musannef'inde, 2471-2476 no'lar arasinda "Kadin namaza baslarken ellerini nereye kadar kaldirir?" bab basligi altinda 6 adet senedli "maktu" rivayet var.

ilk rivayette, Ummu'd-Derda'nin ellerini (erkekler gibi) omuz hizasina kadar kaldirdigi, rukudan dogrulunca yine kaldirip "Allahumme Rabbena leke'l-hamd" dedigi kayitli. Altindaki rivayetlerde ise , Ata (b. Ebi Rabah)'ya bu meselenin soruldugu, onun da "gogus hizasina kadar kaldirir" dedigi kayitli. (Bu arada Ata'nin en az 20 sahabinin ogrencisi oldugunu hatirlayalim). En altta, Enes b. Malik'in ogrencisi, Muhammed b. Sirin'in (ki o da Hz. Enes'in azadlisidir) kizkardesi olan Hafsa binti Sirin'in, iki elini ayni anda gogus hizasina kaldirarak namaza basladigi rivayet edilmis ve bab bitirilmis.

Metinleri asagiya veriyorum:

فِي الْمَرْأَةِ إذَا افْتَتَحَتْ الصَّلاَةَ إلَى أَيْنَ تَرْفَعُ يَدَيْهَا
1-    حَدَّثَنَا إسْمَاعِيلُ بْنُ عَيَّاشٍ ، عَنْ عَبْدِ رَبِّهِ بْنِ زَيْتُونَ ، قَالَ : رَأَيْتُ أُمَّ الدَّرْدَاءِ تَرْفَعُ كَفَّيْهَا حَذْوَ مَنْكِبَيْهَا حِينَ تَفْتَتِحُ الصَّلاَةَ فَإذَا قَالَ الإِمَامُ سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ رَفَعَتْ يَدَيْهَا ، قَالَتْ اللَّهُمَّ رَبَّنَا لَك الْحَمْدُ.
2-    حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ ، قَالَ أَنَا شَيْخٌ لَنَا ، قَالَ سَمِعْت عَطَاءً سُئِلَ ، عَنِ الْمَرْأَةِ كَيْفَ تَرْفَعُ يَدَيْهَا فِي الصَّلاَةِ ، قَالَ حَذْوَ ثَدْيَيْهَا.
3-    حَدَّثَنَا رَوَّادُ بْنُ الْجَرَّاحِ ، عَنِ الأَوْزَاعِيِّ ، عَنِ الزُّهْرِيِّ ، قَالَ تَرْفَعُ يَدَيْهَا حَذْوَ مَنْكِبَيْهَا.
4-    حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ حَيَّانَ ، عَنْ عِيسَى بْنِ كَثِيرٍ ، عَنْ حَمَّادٍ ، أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ فِي الْمَرْأَةِ إذَا اسْتَفْتَحَتْ الصَّلاَةَ تَرْفَعُ يَدَيْهَا إلَى ثَدْيَيْهَا.
5-    حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَكْرٍ ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ ، قَالَ قُلْت لِعَطَاءٍ تُشِيرُ الْمَرْأَةُ بِيَدَيْهَا بِالتَّكْبِيرِ كَالرَّجُلِ ، قَالَ : لاَ تَرْفَعُ بِذَلِكَ يَدَيْهَا كَالرَّجُلِ وَأَشَارَ فَخَفَضَ يَدَيْهِ جِدًّا وَجَمَعَهُمَا إلَيْهِ جِدًّا ، وَقَالَ : إنَّ لِلْمَرْأَةِ هَيْئَةً لَيْسَتْ لِلرَّجُلِ وَإِنْ تَرَكَتْ ذَلِكَ فَلاَ حَرَجَ.
6-    حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ مُحَمَّدٍ ، قَالَ : حَدَّثَنِي يَحْيَى بْنُ مَيْمُونٍ ، قَالَ : حَدَّثَنِي عَاصِمٌ الأَحْوَلُ ، قَالَ : رَأَيْتُ حَفْصَةَ بِنْتَ سِيرِينَ كَبَّرَتْ فِي الصَّلاَةِ وَأَوْمَأَتْ حَذْوَ ثَدْيَيْهَا وَوَصَفَ يَحْيَى فَرَفَعَ يَدَيْهِ جَمْعًا.

Dolayisiyla, ellerini gogus hizasina kadar kaldirarak namaza baslayan Turk hanimlari "dayanaksiz" degiller...

ibn Ebi Seybe'nin Musannef'inde 2778-2794 no'lar arasinda iki bab daha var. ilki; "Kadinlar secdelerini nasil yaparlar?", ikincisi ise; "Kadin namazda nasil oturur?" basligini tasiyor. ilk babda; Hz. Ali'nin; "Ellerini toprak kazar gibi yanyana getirsin (ihtifar yapsin), uyluklarini bitistirsin" dedigi, ibn Abbas (r.a.)'in da ayni seyi soyledigi, ayrica Tabiun'dan ibrahim en-Nehai, Hasan-i Basri ve Mucahid'in, "erkeklerin aksine kalcasini kaldirmaz, karnini uyluklarina yapistirir, kendini ceker, ellerini acmaz" dedikleri kayitli. Kisaca secdenin seklinde (son oturusun aksine) ihtilafli bir rivayet yok.

Kadinlarin oturus sekline ait ikinci bab'da ise ilk rivayet ibrahim en-Nehai'nin: "Kadinlar namazda erkekler gibi kalcalari uzerine oturmamak ve bagdas kurmakla emrolunmuslardi" dedigi kayitli. Altindaki ikinci rivayet Abdullah b. Omer'in azadli kolesi Nafi'den: "(Abdullah b. Omer'in hanimi ve Hz. Aise ile Ummu Seleme'nin ogrencisi olan) Hafsa'nin, bagdas kurdugunu" soylemis. Ucuncu rivayet, en basta zikrettigim imam Buhari'nin Sahih'indeki bab basligina aldigi maktu rivayetin aynisi: Ummu'd-Derda (r.anha)'nin namazda erkekler gibi oturdugu, ogrencisi Mekhul'den aktarilmis. (Bu arada sunu ilave edeyim: Hanbeli muhaddislerden Hafiz ibn Receb el-Hanbeli'nin Fethu'l-Bari adli eserinde, Kirmani'nin yine Mekhul'den aldigi bir rivayetinde, Ummu'd-Derda'nin erkekler gibi oturdugu, ancak sol yanina meylederek oturdugu naklediliyor. imam Malik, Evzai ve Safii'nin de bu goruste olduklarini soyluyor). ibrahim en-Nehai de bir rivayette aynisini soylemis, digerinde ise "bir yanina dogru oturur" demis. Hz. Enes'in talebesi Katade, "Kolayina nasil gelirse oyle oturur" demis. Hammad da aynisini soylemis. Abdullah b. Omer'in hanimlari, bagdas kurarak otururlarmis. 11 rivayet arasinda en uzunu, ibn Cureyc'in hocasi Ata'ya konuyla ilgili olarak sordugu sorular ve aldigi cevaplari iceren rivayet. Kisaca Ata'nin soyle dedigi kayitli: "Kadinlar iki rekat bitimlerinde sol yanlarinin ustune otururlar. Boylesi, sag yanlarina oturmalarindan iyidir. Ellerinden geldigi kadar kendilerini toplayarak oturular (ictima'). iyice toplandiktan (buzuldukten) ve sol yani ustune oturduktan sonra, erkek oturusu gibi oturmasi veya sol ayagini kalcasinin altindan disari cikarmasi onemli degildir/ikisini de yapabilir".

Metinleri asagiya veriyorum:

الْمَرْأَةُ كَيْفَ تَكُونُ فِي سُجُودِهَا؟
1-    حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ ، عَنِ الْحَارِثِ ، عَنْ عَلِيٍّ ، قَالَ : إذَا سَجَدَتْ الْمَرْأَةُ فَلْتَحْتَفِرْ وَلْتَضُمَّ فَخِذَيْهَا.
2-    حَدَّثَنَا أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَانِِ الْمُقْرِئ ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَيُّوبَ ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ حَبِيبٍ ، عَنْ بُكَيْر بْنِ عَبْدِ اللهِ بْنِ الأَشَجِّ ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ ، أَنَّهُ سُئِلَ عَنْ صَلاَةِ الْمَرْأَةِ ، فَقَالَ : تَجْتَمِعُ وَتَحْتَفِرُ.
3-    حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ ، عَنْ مُغِيرَةَ ، عَنْ إبْرَاهِيمَ ، قَالَ : إذَا سَجَدَتْ الْمَرْأَةُ فَلْتَضُمَّ فَخِذَيْهَا وَلْتَضَعْ بَطْنَهَا عَلَيْهِمَا.
4-    حَدَّثَنَا جَرِيرٌ ، عَنْ لَيْثٍ ، عَنْ مُجَاهِدٍ ، أَنَّهُ كَانَ يَكْرَهُ أَنْ يَضَعَ الرَّجُلُ بَطْنَهُ عَلَى فَخِذَيْهِ إذَا سَجَدَ كَمَا تَضَعُ الْمَرْأَةُ.
5-    ، حَدَّثَنَا ابْنُ مُبَارَكٍ ، عَنْ هِشَامٍ ، عَنِ الْحَسَنِ ، قَالَ : الْمَرْأَةُ تَضْطَمُّ فِي السُّجُودِ.
6-    حَدَّثَنَا وَكِيعٌ ، عَنْ سُفْيَانَ ، عَنْ مَنْصُورٍ ، عَنْ إبْرَاهِيمَ ، قَالَ : إذَا سَجَدَتْ الْمَرْأَةُ فَلْتَلْزَقْ بَطْنَهَا بِفَخِذَيْهَا ، وَلاَ تَرْفَعْ عَجِيزَتَهَا ، وَلاَ تُجَافِي كَمَا يُجَافِي الرَّجُلُ.

فِي الْمَرْأَةِ كَيْفَ تَجْلِسُ فِي الصَّلاَةِ ؟
7-    حَدَّثَنَا إسْمَاعِيلُ ابْنُ عُلَيَّةَ ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ ، عَنْ زُرْعَةَ ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ ، عَن خَالِدِ بْنِ اللَّجْلاَجِ ، قَالَ : كُنَّ النِّسَاءُ يُؤْمَرْنَ أَنْ يَتَرَبَّعْنَ إذَا جَلَسْنَ فِي الصَّلاَةِ ، وَلاَ يَجْلِسْنَ جُلُوسَ الرِّجَالِ عَلَى أَوْرَاكِهِنَّ يَتَّقِي ذَلِكَ عَلَى الْمَرْأَةِ مَخَافَةَ أَنْ يَكُونَ مِنْهَا الشَّيءُ.
8-    حَدَّثَنَا أَبُو خَالِدٍ ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَجْلاَنَ ، عَنْ نَافِعٍ ، أَنَّ صَفِيَّةَ كَانَتْ تُصَلِّي وَهِيَ مُتَرَبِّعَةٌ.
9-    حَدَّثَنَا وَكِيعٌ ، عَنْ بُرْدٍ ، عَنْ مَكْحُولٍ ، أَنَّ أُمَّ الدَّرْدَاءِ كَانَتْ تَجْلِسُ فِي الصَّلاَةِ كَجِلْسَةِ الرَّجُلِ.
10-    حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ الثَّقَفِيُّ ، عَنْ عُبَيْدِ اللهِ ، عَنْ نَافِعٍ ، قَالَ : تَرَبَّعْ.
11-    حَدَّثَنَا مُعْتَمِرُ بْنُ سُلَيْمَانَ ، عَنْ مُسْلِمٍ ، عَنْ قَتَادَةَ ، قَالَ : تَجْلِسُ كَمَا تَرَى ، أَنَّهُ أَيْسَرُ.
12-    حَدَّثَنَا غُنْدَرٌ ، عَنْ شُعْبَةَ ، عَنْ مَنْصُورٍ ، عَنْ إبْرَاهِيمَ ، قَالَ : تَقْعُدُ الْمَرْأَةُ فِي الصَّلاَةِ كَمَا يَقْعُدُ الرَّجُلُ.
13-    حَدَّثَنَا وَكِيعٌ ، عَنِ الْعُمَرِيِّ ، عَنْ نَافِعٍ ، قَالَ : كُنَّ نِسَاؤُ ابْنِ عُمَرَ يَتَرَبَّعْنَ فِي الصَّلاَةِ.
14-    حَدَّثَنَا غُنْدَرٌ ، عَنْ شُعْبَةَ ، قَالَ : سَأَلْتُ حَمَّادًا ، عَنْ قُعُودِ الْمَرْأَةِ فِي الصَّلاَةِ ، قَالَ : تَقْعُدُ كَيْفَ شَاءَتْ.
15-    حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَكْرٍ ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ ، قَالَ : قُلْت لِعَطَاءٍ تَجْلِسُ الْمَرْأَةُ فِي مَثْنَى عَلَى شِقِّهَا الأَيْسَرِ ؟ قَالَ : نَعَمْ قُلْت : هُوَ أَحَبُّ إلَيْك مِنْ الأَيْمَنِ ؟ قَالَ : نَعَمْ ، قَالَ : تَجْتَمِعُ جَالِسَةً مَا اسْتَطَاعَتْ قُلْت تَجْلِسُ جُلُوسَ الرَّجُلِ فِي مَثْنَى أَوْ تُخْرِجُ رِجْلَهَا الْيُسْرَى مِنْ تَحْتِ أَلْيَتِهَا ، قَالَ : لاَ يَضُرُّهَا أَيُّ ذَلِكَ جَلَسَتْ إذَا اجْتَمَعَتْ.
16-    حَدَّثَنَا وَكِيعٌ ، عَنْ سُفْيَانَ ، عَنْ مَنْصُورٍ ، عَنْ إبْرَاهِيمَ ، قَالَ : تَجْلِسُ الْمَرْأَةُ مِنْ جَانِبٍ فِي الصَّلاَةِ.
حَدَّثَنَا وَكِيعٌ ، عَنْ سُفْيَانَ حَدَّثَنَا إسْرَائِيلُ ، عَنْ جَابِرٍ ، عَنْ عَامِرٍ ، قَالَ : تَجْلِسُ الْمَرْأَةُ فِي الصَّلاَةِ كَمَا يَتَيَسَّرُ.


Goruldugu gibi, Turk hanimlari sol yanlarina oturup ayaklarini sagdan cikarma konusunda da "dayanaksiz" degiller...

ibn Ebi Seybe'den yarim asir once, Abdurrezzak'in Musannef'inde de ayni rivayetlerin nakledildigini gormekteyiz (3/138, no. 5071-5079).

Tabi simdi bu ve benzer rivayetlerin fikih kaynaklarina yansimasina geliyor is. Yukarida verdigim linkte, "kadinin oturusu" konusundaki butun ihtilaflar (tercume ettigim rivayetlerle birlikte) verilmis. Arapca bilenler o sayfayi okuyabilirler.

Mesela ilk Hanefi fakihlerinden Cessas der ki: "Ulemamiz, kadin namazda daha ortulu/kapali nasil olacaksa oyle oturur demislerdir". ilk mailimde Vehbe Zuhayli'nin islam fikhi ansiklopedisi'nden yaptigim nakillerde sikca tekrarlanan "kadinlar icin boylesi tesetture daha uygundur" ifadesinin mensei simdi anlasildi sanirim...

Cessas'in naklettigine gore, imam Safii de Hanefilerle ayni gorustedir. Ahmed b. Hanbel ve Sufyan es-Sevri ise, ayaklarin bir yonden disari uzatılmasi gorusundedirler. Sadece imam Malik, Ummu'd-Derda rivayetine dayanarak; "Ortunme ve ses yukseltme konusu haric, erkek gibi oturur" demistir. Kaldi ki bu rivayette "sol yana meyletme" ilavesi bulundugu yukarida ibn Receb'den naklen gecmisti. Kisacasi Ummu'd-Derda rivayetini oldugu gibi alan var, te'vil eden var, Ahmed b. Hanbel gibi almayan var...

Son soz olarak; kalbiniz mutmain olsun. Cocuklara yasadigimiz ulkenin aliskin oldugu ve cogunlugun tabi oldugu fikhi goruse uygun olarak namaz kildirmaktan cekinmeyin. Piyasadaki "muteber ilmihaller"in gokten zembille onumuze dustugunu dusunmeyin.

Farkli rivayetlere bakarak ibadetleri yeniden tanzim etmeye kalkisirsak, mezhep ihtilaflarinin yasandigi doneme yeniden geri gider, yasananlari yeniden yasariz. Boyle bir tutuma ise (ictihad mertebesini haiz az sayidaki insan haric) gerek yok, luzum yok. Hepsi islam, hepsi namaz. Bazi rivayetlere ve bu rivayetlere istinaden gorus bildiren muhaddis ve muctehidlere bakarak en fazla denebilir ki; bir kadin, eger dilerse, yalniz basina namaz kilarken tam da erkeklerin kildigi gibi kilabilir. Ama topluca namaz kilinan bir yerde kalkip baska turlu davranmak; gereksiz polemige neden olur. Herkes Mersin'e giderken biri kalkip tersine giderse, yaptigini kitaplardan kaynak gosterip tek tek izah etmesi gerekir. Buna vakti var midir, ilmi musait midir, o da ayri mesele... Halk arasinda sikca tekrarlanan "avam hadisle amel edemez, imamina uyar" sozunun manasi budur. "Kadinlarin namazi" konusu bu sozun dogruluguna isaret edebilecek, sadece kucuk, cok kucuk bir ornektir.

...'deki hoca hanima da selam soyleyin. Yazdiklarimi onun da okumasini saglayin. Bu mesaji, hummali bir sekilde Acikogretim On Lisans "Hadis" unitelerini hazirlarken araya sikistirdigimi da gozonunde bulundurun. 3 saat vaktimi aldi, ama insaallah faydali olur. Fi emanillah.

Ahmet Tahir Dayhan

---------------------------

Date: 05.07.2010, Subject: RE: Mesajim geldi mi?

Hocam hayırlı akşamlar. Değerli vaktinizi ayırdınız; teşekkür ederim. Alllah razı olsun. Mailinizi az evvel okudum. Tabiunun söylediği kabul görmüyor derken kendi bakış açımı yansıtmakta değildim, hoca hanımın bizzat hadislerin kendisine ulaşabildiği iddiası üzerine sergilediği tavrı ifade etmekti maksadım. İlk konuşmamızda daha keskin şekilde savunmuş ve ilmihali kaynak göstermiştim. Fakat bunun üzerinde de ısrarla ve ciddiyyetle savunmasını sürdürmesi ve bu konuda araştırma yapmış olduğunu söylemesi beni tereddüde düşürdü. Çünkü onun bilgisi vardı bu durumda, benim ise inancım. Şimdi benim de dayanaklarım kuvvetlendi sayenizde. Çok teşekkür ediyorum tekrar size. Onu ikna edebileceğimden emin olmamakla birlikte aktarıcam inşallah bana ulaştırdıklarınızı. Bunun üzerine de karar onundur. Önemli olan da bizi zor durumda bırakacak kadar keskin konuşmaması esasında. Ondan vazgeçse yeter bana. Çünkü çocukların karşısında iki farklı hoca iki farklı namaz v.s. görünmesini istemedim ben açıkçası. Bunu görmeye hazır değiller. Hayırlısı olur inşallah bakalım...

Arkadaşlara da iletirim inşallah. Hakkınızı helal edin; Allah' a emanet...

------------------------------

Yukarıdaki yazışmadan birkaç ay sonra internette rastladığım, aynı konuyla ilgili olarak Hüseyin Avni (Kansızoğlu) tarafından kaleme alınan bir inceleme yazısını okumak için buraya tıklayınız.